Gönlümüzü bağladığımız, tenhalarda adını andığımız can!

"Hani, üzerinden mevsimler geçse de sevgilinin mahallesine yolunuz düştüğünde
burnunuzun direği sızlar ya, gelip geçerken günler, günlerin efendisi olan Cuma'ya her uğradığında
öylesi bir hüzün kaplar yüreğimizi...

Yazarının gördüğü gibi:
Zamanın bütün çeşmelerini açık unutmuş gibiyiz. Biz zamanın peşinde koşadururken boşa akıp gidiyor bütün saatler...
İnsan olmaya hiç sıra gelmeden, tükeniyor göğüslerde geriye sayan nefesler... Kalmadı hayatın, insanın, vaktin, ne hayrı, ne bereketi...

Vakt-i şerife, ömr-ü azize yeniden bereket kazandırmak için,
sevgilinin gül cemalini aynı aynadan temaşa için,
vesile-i şefaat ümidiyle
Mektubun sonuna adını düşürdüğümüz kitabı temin edesin, başucunda dursun, uykuya mihman olmadan evvel
güç yetirebilirsen, son sözün "yâd-ı hayali yâr" olsun ya huu

Ya ilahî, bu meclisin sırlıları hürmetine,
bizleri bir ucu Sana varan böylesi bir muhabbet meclisinin bendesi eylediğin gibi
bizleri seninle işiten, seninle gören, seninle konuşan, seninle yürüyen, her amelini seninle işleyen,
cüz’î iradesini aldığın, külli iradenin cazibesiyle üzerinde tasarrufta bulunduğun kullarından eyleyiver ya huu"


[umutrehberi.com]